İKADAV Kimdir? İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı İKADAV, alimler, aydınlar ve akademisyenler ile koordineli olarak gerek ülkemizin gerekse İslam aleminin içinde bulunduğu eğitim ve dayanışma ile ilgili problemlere bilimsel çözümler üretecek ve kültürel aktiviteler sunacak entegre bir platform kurarak bu platform aracılığıyla topluma hizmet için çalışır. Vakıf Hizmetlerini Nerelerde Sunmaktadır? Vakıf, alimlerin ilminden ve hikmetinden, gençlerin ise dinamik enerjisinden istifade ederek, bütün insanlığa hizmet etmek amacıyla çalışmalarını İstanbul’da yürütmektedir. Vakfın birinci derecede çalışma alanı İstanbul ve Türkiye’dir. Ancak gerek birikimlerimizi paylaşmak gerekse dünyanın çeşitli yerlerinde güzel hizmetler yapan kişi ve kuruluşlarla birlikte hareket ederek, ortak konferanslar, seminerler ve yayınlar yapmayı da hedeflemektedir. Vakfın Bağlı Kaldığı Değerler Nelerdir? - İyilikte süreklilik; iyiliğin ve hayrın sürekliliğinde kendi potansiyelini sürdürebilecek kurumlar oluşturmanın önemine derinden inanıyoruz - İhsan; işin hakkını vererek, en güzel şekilde seçim yapmak ve işi en güzel haliyle tamamlamak - Hayırda yarış - Farklı görüşlere açık olmak, anlaşmazlıkları bir kenara bırakmak ve farklılıkları zenginlik olarak görmek - Milli ve yerli olmak - İslam’ı milli birlik ve beraberliğimiz için referans kabul etmek - Hizmete önce yerelden başlamakla birlikte ümmetik hedefler koymak - Gençlere önem vermek, yetimin ve mazlumun elinden tutmayı öncelemek - Toplumsal değerlere sahip çıkmak, aile ve annelik kurumunun önemine odaklanmak - Aileyi korumak - Toplumda barış, huzur ve kardeşlik duygularını yerleştirmek için İslami farkındalık oluşturmak
Gençlik ve Öğrenci Çalışma Komisyonu Eğitim ve Öğretim Danışmanlığı Komisyonu Rehberlik Komisyonu İlmî Araştırmalar Komisyonu Yetimler Komisyonu Teknoloji Bilimleri, Tekniki Ünovasyon/Mini Teknopark Kadın ve Çocuk Komisyonu
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU Kişisel Verilerin Korunması Kişisel Verilerin Korunması 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) uyarınca, gerçek bir kişinin kimliğini belirli ya da belirlenebilir bir hale getirmeye yarayan her türlü bilgi kişisel veri kapsamındadır. İKADAV (İKADAV) nezdindeki kişisel verileriniz aşağıda açıklanan işlenme amaçları, hukuki nedenleri, toplanma yöntemleri, kimlere ve hangi amaçlarla aktarılabileceği ve gerek bunlara bağlı gerekse bunlardan bağımsız olarak KVKK kapsamında size tanınan haklara ilişkin olarak sizleri bilgilendirmek istiyoruz. 1. Kişisel verilerin toplanmasına ilişkin yöntemler ve Hukuki Sebebi İKADAV tarafından veri sorumlusu sıfatı ile internet sitesi, mobil uygulamalar, çağrı merkezi, restoranlar, sosyal medya mecraları, doğrudan veya yetkilendirilmiş iletişim kanalları ve fiziki kanallar gibi farklı kanallarda icra edilen üretim ve tadilat süreçlerindeki yöntemlerle; bu kanalları kullanarak sizlere kaliteli hizmetlerimizi sunmak ve bu çerçevede iş ve ticari faaliyetlerimizi yürütmek noktasında uygulama imkanı bulan ilgili mevzuat, sözleşme, talep, ticari teamül ve dürüstlük kurallarına uygun olarak ortaya çıkan ve icra edilen sözlü, yazılı ya da elektronik yöntemlerle kişisel verileriniz toplanmaktadır. Bu kapsamda kişisel verileriniz, İKADAV veya İKADAV adına veri işleyen gerçek ya da tüzel kişiler tarafından, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, yazılı veya elektronik olarak, aşağıda belirtilen yöntemlerle toplanabilir; Elektronik ya da fiziki olarak doldurduğunuz üyelik / anket formu, İnternet sitelerimize üyelik veya giriş sırasında üye girişi yapmanızı sağlayan sosyal ağlar İnternet sitelerimiz veya üçüncü kişilere ait internet sitelerinde yer alan, bizimle iletişime geçmek üzere doldurduğunuz iletişim formları, Çevirim içi alışveriş uygulamaları, sizi tanımak için kullanılan çerezler (cookies), mobil uygulamalarımız, Şirketimiz ile imzalamış olduğunuz muhtelif sözleşmeler ile şirketimize göndermiş olduğunuz her türlü elektronik postalar, talepler, iş emirleri, faks ve mektuplar, Şirketimiz adına veri işleyen yahut üyelik programı sürecinin herhangi bir safhasında şirketimize destek veren üçüncü kişi firma(lar), Çalışanlarımız, dijital pazarlama ve çağrı merkezi dâhil olmak üzere müşteri hizmetleri kanallarımız, Sosyal medya kanalları, Google vb. arama motorlarının kullanımı, Üyelik sözleşmeleri ve sair diğer sözleşmeler, kampanyalar, başvurular, formlar, teklifler, Franchise’larımız ve diğer satış ağı. Yukarıda anılan yöntemler uyarınca kişisel verileriniz, tarafınızla sözleşme kurulması durumunda sözleşmenin kurulması ve devamında sözleşmenin ifası amacıyla gerekli olan verileriniz KVKK m.5/2(c) bendinde yer alan “Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması” istisnasına dayalı olarak açık rızanız olmaksızın yalnızca işbu aydınlatma metninde dayalı olarak işlenecektir. Tarafınızla İKADAV arasında sözleşmenin kurulması veya ifası amacıyla gerekli olan kişisel verilerinizin haricindeki tüm kişisel verileriniz ise işbu metni okumanızı müteakip açık rıza vermeniz halinde açık rızanıza dayalı olarak işlenecektir. Tarafınızla sözleşme kurulması sırasında veya devamında sözleşmenin ifası için gerekli olan kişisel verilerinizin haricindeki bu kişisel verilerinizin işlenmesine açık rıza vermeme hakkınız olduğunu, tarafınızla sözleşme kurulması veya ürün satın almanız için bu açık rızanın bir ön şart olmadığını belirtmek isteriz. 2. Kişisel verilerin işlenmesi ve işleme amaçları İKADAV olarak, yukarıda sayılan yöntemlerle toplanacak kişisel ve/veya özel nitelikli kişisel verileriniz tamamen veya kısmen elde edilebilir, kaydedilebilir, saklanabilir, depolanabilir, değiştirilebilir, güncellenebilir, periyodik olarak kontrol edilebilir, yeniden düzenlenebilir, sınıflandırılabilir, işlendikleri amaç için gerekli olan ya da ilgili kanunda öngörülen süre kadar muhafaza edilebilir, aşağıda detaylı olarak belirtilen 3.kişilerle paylaşılabilir/devredilebilir, kanuni ya da hizmete bağlı fiili gereklilikler halinde yurtdışına aktarılabilir. İKADAV müşterilerinin markalarımızın hizmetlerinden faydalanabilmesi ticari ve pazarlama stratejilerimizi belirlemek, geliştirmek amacı ile kampanyalarımız hakkında sizleri bilgilendirmek, öneri ve şikayetlerinizi kayıt altına alabilmek, sizleri daha iyi tanıyarak ihtiyaçlarınız doğrultusunda hizmet vermek, satış, pazarlama, reklam ve tanıtım faaliyetlerimizin yürütülmesinde öncülük etmeniz, satış ve pazarlama faaliyetleri için yapılacak analizler ve profilleme çalışmalarını yapabilmemiz, sizlere daha iyi hizmet standartları oluşturabilmek, İKADAV ticari ve iş stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanması gibi amaçlarla ve her halükarda 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak kişisel verilerinizi işleyebileceğimizi bilginize sunarız. 3. Kişisel Verilerin üçüncü kişilere ve yurt dışına aktarılması İKADAV, söz konusu kişisel verilerinizi KVKK’da ve ilgili mevzuatta belirtilen güvenlik ve gizlilik esasları çerçevesinde yeterli önlemler alınmak kaydıyla yurt içinde ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınması kaydıyla yurt dışında, şirket faaliyetlerinin yürütülmesi, veri sahipleri ile müşterilerimiz arasındaki iş ilişkisinin sağlanması ve/veya bu amaçla görüşmeler yapılması, hizmetler, fırsat ve olanaklar sunulması ve hizmet kalitesinin artırılması amacıyla; grup şirketlerimiz, iş ortaklarımız, iş bağlantılarımız, franchiselerimiz, kullandığımız bilişim teknolojileri gereği, yurt içinde ya da yurtdışında bulunan sunucular ve bu sunucu desteğini veren firmalar ile fiziksel server ve/veya bulut hizmeti aldığımız yurt içi/yurt dışı kişi ve kurumlar, İKADAV adına veri işleyen, müşteri memnuniyeti ölçümleme, profilleme desteği veren, satış ve pazarlama alanında kişisel verilerin işlenmesi gereken konularda destek veren firmalar, faaliyetlerimizin gereği anlaşmalı olduğumuz ve hizmet sunduğumuz müşteriler, tedarikçiler, denetim şirketleri veya yasal bir zorunluluk gereği bu verileri talep etmeye yetkili olan kamu kurum veya kuruluşları, bunlarla sınırlı olmamak üzere ilgili diğer otoriteler ile paylaşabilecektir. 4. Kişisel Veri Sahibinin KVK Kanunu’nun (“Kanun”) 11. maddesinde sayılan hakları İKADAV ilgili kişilerin aşağıdaki taleplerine karşılık verecektir: İKADAV’ninkendilerine ilişkin kişisel verileri işleyip işlemediğini ve hangi kişisel verileri işlediğini öğrenme, İşleme faaliyetinin amaçlarına ilişkin bilgi alma, İKADAV’nin yurt içinde veya yurt dışında kişisel verileri aktardığı üçüncü kişileri bilme, Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kanun’a uygun olarak kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,kişisel verilerin düzeltilmesi, silinmesi ya da yok edilmesi talebi halinde; yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, işlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme ve kişisel verilerinin birer kopyasını alma. Ünvan: İSTANBUL KÜLTÜRLER ARASI DAYANIŞMA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFI Mersis No: E-mail Adresi: info@ikadav.org Posta Adresi:Kayabaşı Mah. Adnan Menderes Bulvarı Kuzey Yakası Projesi B4 Blok Kayaşehir Başakşehir - İstanbul / Türkiye
Gizliliğiniz bizim için önemlidir, gizlilik ve güvenlik haklarınız temel prensibimizdir. İKADAV Müşterilerimizin kişisel bilgilerinin gizliliğini korumak amacıyla bankamız sistem ve internet altyapısı en güvenilir seviyede tutularak gerekli önlemler alınmıştır. Web sitemize şahsi herhangi bir bilgi vermeden ziyaret edebilir, ürünlerimiz ve servislerimiz hakkında bilgi alarak ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Ziyaretlerde site kullanımına ilişkin bilgi toplamak için çerez kullanılmaktadır. Buradaki amacımız; web sitemizi ziyaret eden kullanıcıya kolaylık sağlamak ve işleyişi daha iyiye nasıl taşıyabileceğimizi anlamaktır. Çerez, bir web sitesini ziyaret ettiğinizde bilgisayarınıza gönderilen ve bir dizi karakter içeren küçük bir dosyadır. Çerezler bir web sitesinin daha kullanıcı dostu deneyim sunmasını amaçlar. Kişisel ihtiyaçlarınıza daha uygun ve hızlı bir ziyaret deneyimi yaşatmak için kişiselleştirilmiş web sayfaları sunulabilmesine olanak vermektedir. Çerezler bilgisayarınızda veya dosyalarınızda depolanan kişisel verileriniz de dahil herhangi bir bilgi toplayamamaktadır. Geçerlilik sürelerine göre Kalıcı Çerez ve Geçici Çerez olarak iki çerez tipi bulunmaktadır. Geçici çerezler internet sitesini ziyaret ettiğiniz esnada oluşturulur ve sadece tarayıcınızı kapatıncaya kadar geçerlidirler. Kalıcı çerezler ise internet sitesini ziyaret ettiğinizde oluşturulur ve siz silinceye veya süreleri doluncaya kadar kalırlar. Ayarlarınız ile uyumlu kişiselleştirilmiş bir deneyim sunma gibi işlemler yapmak için kalıcı çerezler kullanılırlar. Web sitemiz geçici ve kalıcı tip çerezleri, sizi web sitemizin diğer kullanıcılarından ayırt etmek ilgi alanlarınıza ve tercihlerinize göre düzenleme yapmak için kullanılmaktadır. İKADAV tarafından tasarlanmış çerezlerin yanı sıra üçüncü taraflardan alınan hizmetler kapsamında da çerez kullanılabilmektedir. Hemen hemen tüm internet tarayıcıları, çerezleri otomatik olarak kabul edecek şekilde ön tanımlıdır. Ancak çerezleri dilediğiniz gibi kontrol edebilir veya silebilirsiniz. Çerezleri yönetmek tarayıcıdan tarayıcıya farklılık gösterdiğinden ayrıntılı bilgi almak için tarayıcının yardım menüsüne bakılabilirsiniz. Çerez nedir? Çerez, bir siteyi ziyaret ettiğinizde sitenin bilgisayarınıza veya mobil cihazınıza kaydettiği küçük boyutlu bir metin dosyasıdır. Çerezler bir web sitesinin çalışması veya daha verimli çalışması veya web sitesinin sahiplerine bilgi sağlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Çerezleri nasıl kullanıyoruz? Bilgisayarınıza yüklenen çerezler veya elde edilen bilgiler istatiksel analizler veya güvenlik önlemleri için kullanılmaktadır. Herhangi bir kişisel veriniz çerezler aracılığı ile toplanmamaktadır. Çerezleri nasıl kontrol edebilirsiniz? Çerezleri dilediğiniz gibi kontrol edebilir veya silebilirsiniz. Bilgisayarınızda halihazırda bulunan çerezleri silebilir ve çoğu Internet gezgininde çerez kaydedilmesini/yerleştirilmesini engelleyebilirsiniz. Internet gezginindeki çerezleri nasıl yönetebilirsiniz? Çoğu Internet gezgini aşağıdakileri yapmanıza olanak tanır: Kaydedilmiş çerezleri görüntüleme ve dilediklerinizi silme Üçüncü taraf çerezleri engelleme Belli sitelerden çerezleri engelleme Tüm çerezleri engelleme Internet gezginini kapattığınızda tüm çerezleri silme Çerezleri silmeyi tercih ederseniz ilgili web sitesindeki tercihleriniz silinecektir.
İKADAV web sitesine yönelik yasal uyarılar: İKADAV; web sitesinde yer alan tüm içerik, görüş ve bilgiler İKADAV. tarafından, güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan ve üçüncü kişilerden elde edilen bilgi ve veriler kullanılarak hazırlanmıştır. İKADAV; web sitesinde yer alan içerik, görüş ve bilgiler sadece bilgi ve gösterge amaçlı olup, hiçbir şekilde veya suretle alış veya satış teklifi olarak değerlendirilmemelidir. Bu sebeple okuyucuların; bu siteden elde edilen bilgil/görüş ve içeriklere dayanarak hareket etmeden önce, bilgilerin doğruluğunu teyit etmeleri/ettirmeleri önerilmektedir. İKADAV; gerek üçüncü kişilerden gerekse güvenilir kaynaklardan elde edilen ve web sitesinde yer alan bu bilgilerin doğru, eksiksiz ve değişmez olduğunu garanti etmediği gibi bu kaynaklardan edinilen görüş ve düşünceler Bankayı bağlamamaktadır. Okuyucuların bu bilgilere dayanarak aldıkları kararlarda sorumluluk tamamen kendilerine ait olup bilgilerin eksikliği ve yanlışlığından İKADAV hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, İKADAV çalışanlarının ve danışmanlarının, web sitesinde yer alan içerik, görüş ve bilgiler dolayısıyla ortaya çıkabilecek, doğrudan veya dolaylı zararlarla ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Okuyucunun, İKADAV web sitesine girmesi veya web sitesinde yer alan herhangi bir bilgiyi kullanması, yukarıda belirtilen koşulları kabul ettiği anlamına gelmekte olup, İKADAV gerek bu yasal uyarıda yer alan koşulları ve hükümleri, gerekse de web sitesinde yer alan her türlü içerik, görüş ve bilgiyi önceden bir ihbara gerek kalmaksızın değiştirme ve güncelleme hakkına sahiptir. Ünvan: İSTANBUL KÜLTÜRLER ARASI DAYANIŞMA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFI Mersis No: E-mail Adresi: info@ikadav.org Posta Adresi: Kayabaşı Mah. Adnan Menderes Bulvarı Kuzey Yakası Projesi B4 Blok Kayaşehir Başakşehir - İstanbul / Türkiye
İyiliğin ve dayanışmanın yeryüzünde yaygınlaşması, farklı kültürlere aidiyet duygusuyla bağlı insanların, birbirleriyle sağlıklı ve duyarlı iletişim kurabilmeleri için başta eğitim öğretim olmak üzere sağlık, sosyal, iktisat, sanat, çevre ve kültürel alanlarda çalışmalar yapmaktır. Önceliğimiz milli ve manevi değerlere sahip nitelikli bireyler yetiştirerek ülkemizin evrensel insanlık değerleri perspektifinde, bütün insanlığın istifadesine sunulacak değerde faaliyetler gerçekleştirmektir.
İSTANBUL KÜLTÜRLER ARASI DAYANIŞMA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFI SENEDİ Madde 1- Vakfın adı İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı'dır. Kısa İsmi: İKADAV'dır. İşbu resmi senette sadece vakıf denilecektir. VAKFIN GAYESİ: Madde 3- Vakfın gayesi, iyiliğin egemen olması için eğitim, öğretim, sağlık, sosyal, iktisat, sanat, çevre ve kültürel alanlarda çalışmalar yapmak ve bu alanlarda projeler uygulayarak, ülkemize ve yeryüzüne nitelikli, üretken, milli ve manevi değerleri sahip, medeniyet perspektifinden hareket eden, nitelikli bireyler yetiştirerek ideal kurumların ve toplumun oluşumuna katkıda bulunacak genç, kadın, erkek insanlar yetiştirmektir. İlim, fikir, tarih, din, ahlak, dil, düşünce, edebiyat gibi sahaların öğrenilmesi ve öğretilmesi, yaygınlaştırılması yolunda çalışmalar yaparak toplumda yardımlaşma ve dayanışma ruhunun oluşması, hak ve hürriyetlerin öğretilmesi ve savunulması yolunda çalışmalar yapmaktır. Vakfımız, özelde esnaf ve iş adamları ile genelde tüm bir toplumun burada üretilen manevi değerler ve projelerle tanışmasını sağlayacak ve projelerin hayata geçmesi için gereken kaynakları oluşturacak, ülkemizde ve yedi kıtada insanlığın hizmetinde bulunacaktır. VAKFIN FAALİYETLERİ: Madde 4- 1. Eğitim faaliyetlerinde bulunur.
Her toplumun, geleneksel kültürel değerlerini özümsemiş,ortak bir gelecek idealini gerçekleştirmek amacıyla hareket eden gençlerin varlığına ihtiyaç duyduğu açıktır. Medeniyet perspektifli bu hareket, iyi yetişmiş gençlerin omuzlarında şekillenecektir. Kadim zamanlardan bugüne ve bugünden geleceğe, bu değişmez kaidenin varlığına dair tarihsel öngörüyle, sağlıklı bir gelecek inşa etmenin yolu eğitimdir. İdeal topluma doğru giden bu yolun nitelikli fertlerden geçtiğine inanıyoruz. Gayemiz okul, dershane, kütüphane, yurt, enstitü gibi eğitim ve öğretim merkezleri kurarak, bütün insanlığın hizmetinde bulunacak bir neslin yetişmesine katkı sağlamaktır. Yurt içindeki ve yurt dışındaki ihtiyaç sahibi öğrencilere ve ilmi çalışmalarda bulunanlara maddi ve manevi yardımda bulunmak, başarılı öğrencileri ödüllendirmek kuruluş amaçlarımız arasındadır.
Bizler, üzerinde yaşadığımız toprağa güzel izler bırakmış, geçmişin boy aynasına kurduğumuz medeniyetlerin izi düşmüş bir milletin çocuklarıyız. Atalarımızdan büyük bir medeniyet ve kültürel miras devraldık. Devraldığımız medeniyet mirasını ve kültürel birikimi korumak ve kültür varlıklarına sahip çıkmak önceliklerimiz arasındadır.İnsan olarak aidiyet duyduğumuz bu kültürel mirası yaşatarak, genç nesil ile buluşturmak ve yeni etkileşimlerle, yeni buluşmalarla, geleceğe dair bir yolculuğu başlatacak estetik, iyi, güzel ve doğru çalışmalar gerçekleştirmek amacını benimsiyoruz.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır” düsturuyla, kadim medeniyet kodlarımızın bir tezahürü olarak, insanların bir arada dostça yaşadığı şehirler kurmuş bir maziden geliyoruz. Kadim insanlık mirasıyla boş ölçüşen müreffeh bir medeniyet inşa eden bir milletin, günümüz toplumuna önerdiği şeyler, paylaşmak, dayanışmak ve yardımlaşmadır. Öteki’nin altının kalın harflerle çizildiği günümüz dünyasında, yardım elini uzatmadığımız bir insan kalmaması düstüruyla hareket ediyoruz. Nerede olursa olsun sıkıntıya düşmüş, savaş, doğal afet gibi sebeplerle mağdur olmuş, ihtiyaç sahibi insanların yardımına koşuyor, maddi manevi destek veriyoruz. Kimsesizlere, dullara, yetimlere, öksüzlere, sokak çocuklarına, bakıma muhtaçlara, mağdurlara, yolda kalmışlara, kazazedelere el uzatıyoruz.
İnsana değer veren ve insanla değer bulan bir kültürün mirasçıları olarak, genç neslin en iyi şekilde yetişmesi, yeryüzünün geleceğinin teminatıdır. Bu bakış açısına duyduğumuz inançla, kabiliyetli, maddi ve manevi değerlerinin mirasçısı ve insanlığın ortak geleceğinin inşasında yürekli gençlerin bugününe yatırım yapıyoruz. Çünkü geleceğin inşası, bugün attığımız temelle mümkün olacaktır. Vakfımız öz kaynaklarından ihtiyaç sahibi öğrencilere yurt içi / dışı burslar vererek eğitimlerine katkıda bulunacaktır. Burs şartları buradan açıklanacaktır
GÖNÜLLÜ KİMDİR?
Gönüllü, herhangi bir menfaat ya da karşılık gözetmeksizin maddi ve manevi gücünü kendi özgür iradesiyle iyilik yolunda ortaya koyabilen kişidir.
Bir insan kimi zaman bilgi, beceri ve kabiliyetlerini kullanarak kimi zaman da fiziki gücüyle gönüllü olabilir. Gönüllülükte esas samimiyettir.
Bir medeniyet perspektifiyle ve vicdani bir sorumlulukla yola çıkan vakfımız gönüllülerin de katkısı ve desteğiyle "Yedi Kıtada İnsan"a ulaşacaktır.
NASIL GÖNÜLLÜ OLUNUR?
Gönüllü adayı İKADAV web sitesindeki Gönüllü Formunu doldurarak, talebini vakfımıza iletir.
Tarafımıza ulaşan talepler toplanarak, gönüllü adayımızın katkı sağlayabileceği uygun alanlar ve faaliyet yapılacak alanlar eşleştirilir. Bu bilgiler ışığında, organizasyon döneminde ihtiyaç duyulması halinde, gönüllülerimiz düzenlenen faaliyetlere davet edilir.
GÖNÜLLÜ KİMDİR?
Gönüllü, herhangi bir menfaat ya da karşılık gözetmeksizin maddi ve manevi gücünü kendi özgür iradesiyle iyilik yolunda ortaya koyabilen kişidir.
Bir insan kimi zaman bilgi, beceri ve kabiliyetlerini kullanarak kimi zaman da fiziki gücüyle gönüllü olabilir. Gönüllülükte esas samimiyettir.
Bir medeniyet perspektifiyle ve vicdani bir sorumlulukla yola çıkan vakfımız gönüllülerin de katkısı ve desteğiyle "Yedi Kıtada İnsan"a ulaşacaktır.
NASIL GÖNÜLLÜ OLUNUR?
Gönüllü adayı İKADAV web sitesindeki Gönüllü Formunu doldurarak, talebini vakfımıza iletir.
Tarafımıza ulaşan talepler toplanarak, gönüllü adayımızın katkı sağlayabileceği uygun alanlar ve faaliyet yapılacak alanlar eşleştirilir. Bu bilgiler ışığında, organizasyon döneminde ihtiyaç duyulması halinde, gönüllülerimiz düzenlenen faaliyetlere davet edilir.
İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı’nın (İKADAV) bünyesinde, Vakfın amaç, misyon ve gayesini farklı dillerde anlatacak iç yayımların ve dünyanın farklı ülkelerinde bu vizyona güç veren kitap çalışmalarının tanıtımına ve linklerine buradan ulaşabilirsiniz.
İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı’nın (İKADAV) bünyesinde üretilen ve Vakfın çalışmalarına dair yazılan makalelere buradan ulaşabilirsiniz. Yeryüzünde iyiliği ve dayanışmayı yaygınlaştıracak ve Vakfın çalışmalarıyla örtüşen yazılar da editöryal bir değerlendirme neticesinde burada yayımlanmaktadır.
İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı’nın (İKADAV) yedi kıtada gerçekleştirdiği faaliyetlerden haberdar olmak için sayfamıza hoş geldiniz. Burada Vakfın çalışmalarından haberdar olabilir, beğendiğiniz çalışmalara destek verebilir, duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı. Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti. Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’. Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu. Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır. Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019) Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı. Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti. Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’. Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu. Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır. Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019) Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
Akademik kariyer yapanların çalışma ve araştırmalarına destek olmak, bu yolculuklarında birlikte araştırmak, öğrenmek ve tartışmak isteyenleri düzenleyeceğimiz programlar dahilinde bir araya getiriyoruz.
Eğitim konusunda çağın gerçeklerini ıskalamadan, geleneksel değerlerle gelecek perspektifini birleştirip, çocuklarımızı geçmişini bilen ve geleceği hayal eden bireyler olarak eğitmek konusunda ebeveyn destekli çalışmalar ve eğitim modülleri geliştiriyoruz.
Belirli alanlarda yapılan ilmi çalışma ve araştırmaları paylaşmak, bu konuda araştırma yapmak isteyenlere destek olmak ve önceden yapılmış referans çalışmaları burada paylaşıyoruz.
Üniversitelerimizin belirli alanlarda yoğunlaşarak ürettiği bilgiyi ihtiva eden tezleri, referans kaynak olarak buradan paylaşıyoruz. Aynı zamanda tez çalışmalarında destek amaçlı modüler buluşmaları da buradan takip edebilirsiniz.
Çocuklarımızın, çağın gerekleri ve geleceğin gerçekleri konusunda yetkin, donanımlı ve geleneğiyle butunleşmiş bireyler olarak yetişmesi konusunda kültürel, sanatsal odaklı çalışmalar gerçekleştiriyor, atölyeler düzenliyor, uygulama becerilerini geliştirerek, nitelikli eğitim alanları oluşturuyoruz.
Toplumun çekirdeği olan ailelerimize ihtiyaç duyduğu farklı alanlarda destek oluyor, geliştirdiğimiz farklı eğitim modülleriyle, aile içi iletişimden kadın haklarına, çocuk haklarına varasıya birçok alanda bilgi alışverişinde bulunuyor, rehberlik ediyoruz.
Her alanda gelişmenin, tekamülün ve ilerlemenin, sağlıklı ve objektif araştırmaların ışığında mümkün olacağına inanıyoruz. Bu bağlamda vakfımızın ana faaliyetleri ve amaçları doğrultusunda, ulusal ve uluslararası katkıya açık, spesifik alanlara yoğunlaşmış, insanlığın refahı, toplumun gelecek idealinin gerçekleşmesi ve yeryüzünde insanın mutluluğunu amaç edinen, bilimsel ve uzmanlık gerektiren konularda araştırmalar gerçekleştireceğiz. Bu araştırmalar ışığında, başta vakfımız olmak üzere, çalışma alanlarımızdaki gerek kurumlarla gerek kanaat önderleri ve farklı alanların aktörleriyle ortak çalışma disiplinleri oluşturacak, paydaşlık ilişkisi kuracağız.
Hukuk Araştırmaları Merkezi, hukukun kaynaklarını karşılaştırmalı bir şekilde inceleyen, günümüz sorunlarına bu perspektifte hukuksal çözümler arayan, alanında uzman ve deneyimli isimleri bir araya getiriyoruz.
İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı’nın yedi kıtada insan mottosuyla gerçekleştirdiği tüm faaliyetleri buradan takip edebilirsiniz. Beğendiğiniz yayınlara sosyal medyadan link verebilirsiniz.
Vakfımızın önceki çalışmalarına dair bilgi sahibi olmak isteyen ziyaretçilerimiz, etkinlik ismiyle video araması yapabilir.
Vakfımızın önceki çalışmalarına dair bilgi sahibi olmak isteyen ziyaretçilerimiz, etkinlik ismiyle fotoğraf araması yapabilir.
Ulusal ve uluslar arası katılıma açık, deneyimli, alanlarında uzman ve meselelere farklı bakış açısı getirebilen isimlerin bir araya geldiği, toplumun ve bireyin ufkunu açacak ve günümüzü anlamlandıracak, geleceğe dair perspektifler sunacak konferans ve sempozyumlar düzenliyoruz.
İnsana değer veren ve insanla değer bulan bir kültürün mirasçıları olarak, genç neslin en iyi şekilde yetişmesi, yeryüzünün geleceğinin teminatıdır. Bu bakış açısına duyduğumuz inançla, kabiliyetli, maddi ve manevi değerlerinin mirasçısı ve insanlığın ortak geleceğinin inşasında yürekli gençlerin bugününe yatırım yapıyoruz. Çünkü geleceğin inşası, bugün attığımız temelle mümkün olacaktır. Vakfımız öz kaynaklarından ihtiyaç sahibi öğrencilere yurt içi / dışı burslar vererek eğitimlerine katkıda bulunacaktır. Burs şartları buradan açıklanacaktır
Vakıf, geçtiğimiz yıllar içerisinde ilmî çalışmalar, sosyal ve kültürel faaliyetlerin yanı sıra birçok sempozyum ve konferans gerçekleştirmiştir. Vakfın ortaya koyduğu projelerden bazıları: • İlim Adamları Sempozyumu • Sosyoloji Seminerleri (‘Ulûmu’l İctima’iyye ve’l Manzûru’l İslâmî) • SEDAV (Sürekli Eğitim ve Dayanışma Derneği) • SUFFE: İslâmî İlimler Enstitüsü • Geleceğin Alimleri Enstitüsü • Eğitim Projelerini Destek Programı
Durum | Yararlanıcı Sayısı | Başlangıç | Program |
Devam Ediyor | 64 | 2017 | Alimlere Sosyoloji Seminerleri |
Devam Ediyor | 1350 | 1996 | SEDAV (Sürekli Eğitim ve Dayanışma Derneği) |
-- | 260 | 2011 | SUFFE İslâmî İlimler Enstitüsü |
Devam Ediyor | 78 | 2006 | Türkiye Dışındaki Türklere Eğitim Programı |
Devam Ediyor | 27.000 (tekrarlarla beraber) | 2006 | Cuma Seminerleri |
Devam Ediyor | 40 | 2011 | Geleceğin Alimleri Enstitüsü |
Devam Ediyor | -- | -- | Eğitim Projelerine Destek Programı |
1. Proje: Sosyoloji Seminerleri (‘Ulûmu’l İctima’iyye ve’l Manzûru’l İslâmî) Proje Başlangıç Tarihi: 2017 Proje Durumu: Devam Ediyor Kursiyer Sayısı: 64 kişi İstifade Eden Milliyetler: Türkiye, Mısır, Suriye, Lübnan, Irak, Afganistan, Azerbaycan, İngiltere
2. Proje: SEDAV (Sürekli Eğitim ve Dayanışma Derneği) Proje Başlangıç Tarihi: 1996 Proje Durumu: Devam Ediyor Yararlananların Sayısı: 1350 (Mezunlar ve eğitim almakta olan öğrenciler) Yararlanan Milliyetler: Türkiye, Tacikistan, Özbekistan, Moğolistan, Kazakistan, Japonya, Pakistan, Suriye
5. Proje: Cuma Seminerleri (Farkındalık Konuşmaları) Bu program, seminerler ve diyalog oturumları düzenlenerek gençliği bilinçlendirmeyi amaçlayan bir program olup en seçkin düşünürler, yazarlar ve araştırmacılar ile gençlerin ilgisini çeken haftalık konular ele alınır. Geçtiğimiz yıllarda çeşitli konularda düzenlenen yaklaşık 450 seminerde gençlerle bir araya gelinmiş, bu seminerlere ortalama 60 kişi katılmışve bugüne kadar da ortalama 27.000 kişi bu oturumlardan istifade etmiştir.
7. Proje: Öğrenci Gönderdiği Kurumlar Sedav ; geçtiğimiz yıllarda Türkiye içinde ve dışında eğitim kurumlarından istifade etmiştir. Dâru’s Selam Vakfında Kur'an-ı Kerim okuma ve ezberleme dersleri (70 Öğrenci) BİSAV’da Uluslararası İlişkiler, Edebiyat, Tarih, Felsefe ve Siyaset ve diğer birçok alanda seminer ve kurs. (150 Öğrenci) Ve birçok seminer ve eğitim programları.
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı.
Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti.
Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’.
Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu.
Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır.
Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU
https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts
https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE
https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019)
Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatılan “İyiliğe Vakfedilmiş Hayatlar” Programının ilk konuğu Vakfımızın kurucularından ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç oldu.
Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ında katıldığı programda konuşan Altıkulaç, Vakfın 1975 yılında maddi imkansızlıklar altında çok zor şartlarda kurulduğunu söyledi.
Vakfın kurulabilmesi için gerekli olan kuruluş akçesini toparlayabilme adına büyük uğraşlar verdiklerini anlatan Altıkulaç, “O gün ki tarih itibariyle kuruluş akçesinin 150 bin lira olması gerekiyordu. Kurucular olarak 150 bin lira koyabilirsek vakfı kurabilecektik. Bu parayı bulabilmek için çok uğraştık. Görev yaptığımız dönemlerde bizleri taktir eden, bizlere ‘aferim’ diyen dostlarımızla, büyüklerimizle görüşmek için birkaç arkadaşla birlikte şahsi araçlarımızla Bursa’ya gittik. Derdimizi anlattık. Bize zamanında aferim diyen insanlar birer ikişer etrafımızdan kayboldular. Bizim hesap edemediğimiz bir konu vardı, biz bir tarikatın şeyhi değildik onlarda bizim müritlerimiz değildi. Böylece eli boş döndük” diye konuştu.Ankara’ya döndüklerinde camilerde cemaatin zaman zaman içerisine para attığı kasaları düşündüklerini ve bu kasalarda biriken paraları alma girişiminde bulunduklarını dile getiren Altıkulaç,
“Camilerde yeşil kasalar vardı. O kasalar zaman zaman görevliler tarafından açılır biriken paralar sayılır zarfla bankaya yatırılırdı. Usulen yanlış olduğunu bilmemize rağmen başka bir çaremiz kalmadığı için kuruluş akçesi olarak bu parayı kullanmak istedik. Bankadan parayı sorguladık ve ihtiyacımızdan fazlaca para olduğunu öğrendik. Ancak parayı kullanabilmemiz için tüzük çıkarılması ve bunu da Diyanet İşleri Başkanının imzalaması gerekiyordu, çünkü parayı harcama yetkisi Başkanlıktaydı. Başkan talimat yazarsa bu para harcanabilirdi” ifadelerine yer verdi.
Türkiye Diyanet Vakfını kurabilmek için bu paraları kullanmaktan başka çarelerinin olmadığını o dönemki Diyanet İşleri Başkanı Lüfti Doğan’a anlattıklarını belirten Altıkulaç,
“Tüzüğü imzalarsanız sizi ipe götürmezler. Nihayetinde hayır kuruluşu Türkiye Diyanet Vakfının kuruluş akçesi olacak. Diyanet Vakfı da Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetlerini desteklemek için kurulmuş bir vakıf olacak. Netice itibariyle dönüp dolaşıp diyanet teşkilatına dönecek bir meblağdır. Belki bir usul hatasından söz edilebilir buradan bir sorumluluk gelmez diyerek Lütfi Doğan hocayı ikna ettik ve yazıyı imzaladı. Bu talimatla 150 bin lira bankadan çekildi Türkiye Diyanet Vakfı adına açılan hesaba yatırıldı. Vakfın kuruluşu da bu şekilde gerçekleştirildi.” şeklinde konuştu.
“Vakfı büyütebilmemiz için maddi ve manevi fedakarlığa ihtiyacımız var”
Gerek vakıftaki görevi gerekse diyanet işleri başkanlığı döneminde her daim vakfı daha ileriye taşıyabilmek için mesai harcadıklarını ve bu çalışmaları yaparken de vakıf kaynaklarını kullanmamaya gayret ettiklerini dile getiren Altıkulaç, mütevelli toplantılarını vakıfla ilgili konulara daha fazla vakit ayırabilmek için her hafta cumartesi günü yaptıklarını ve akşama kadar süren toplantılarda günlük öğünü üyelerin sırayla kendi cebinden karşıladığını vurguladı.
“Bu vakfı nasıl büyütürüz, nasıl tüm insanlığa faydalı hale getirebiliriz bunun mücadelesini verdik” diyen Altıkulaç, şöyle devam etti:
“1984 yılında Köln’de Türkiye ve Almanya’dan çeşitli derneklerin temsilcilerinin de yer aldığı yaklaşık 35 bin kişi katılımlı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin açılışında vakfı anlatırken ‘Biz vakıf parasıyla bir bardak çay bile içmeyen bir anlayışın insanlarıyız diyebilmiştim’. Elhamdülillah bu anlayışımız görev süremiz boyunca ve emekli olduktan sonrada devam etti. Bu vakfı büyütebilmek, geliştirebilmek için biraz nefislerimizden, biraz menfaatlerimizden, maddi ve manevi fedakarlıklara ihtiyacımız var. Biz elimizden geldiğince bu hassasiyette olmaya gayret ettik. Rabbim kabul buyursun. Tek hedefimiz bu kurumu büyütmek, geliştirmek, elde ettiği imkanları hizmete dönüştürerek memlekete, gençliğe, insanlığa, dine faydalı olabilmekti.”
Hiçbir zaman şahsi menfaat ve nefsani davranmadıklarını ve vakfın kaynaklarını koruma konusunda çok titiz davrandıklarını ifade eden Altıkulaç, yıllık izinlerinin büyük bir kısmını da vakfın yurt dışındaki temsilciliklerinin kurulması konusunda yaptığı çalışmalarda kullandığını vurguladı.
Doğru bulmadığı hiçbir davranış ve söylem içerisinde olmadığını, devletin ve milletin imkanlarını şahsi menfaatleri uğruna hiçbir zaman kullanmadığını dile getiren Altıkulaç, şunları söyledi:
“Bakü Devlet Üniversitesi’nde bir ilahiyat fakültesi açılması konusunda imzaladığımız protokol kapsamında 1992-93 yılı öğretim döneminde bu fakültenin öğretim görevlisi kadrosunda yer almama ihtiyaç duyulmuştu. 2,5 yıl süreyle Bakü’ye her ay gidip geldim. O yıllarda İstanbul’dan Bakü’ye Azerilerin uçağı yoktu. Bende Türk Hava Yollarının İstanbul-Bakü seferini yapan uçak fiyatlarına nispetle olağan üstü ucuz olduğu için İstanbul’da yaşıyor olmama rağmen Trabzon-Bakü seferi yapan ve Azerilere ait olan uçakla gidip geliyordum. İstanbul Trabzon arasını Türk Hava Yollarıyla oradan sonrasını Azerilerin pır pır uçaklarıyla gidip geliyordum. Bir ara Trabzon havalimanında genişleme çalışması yapıldığından Türk Hava Yollarının İstanbul-Trabzon seferlerine ara verildi. Bu durumda ya Türk Hava Yollarının pahalı olan İstanbul-Bakü uçağına binecek veya Trabzon’a otobüsle gidip Azerilerin pırpır uçağına binecektim. Ben, uçak biletini vakıf karşıladığı için vakfa fazla yük olmamak için ikinci yolu tercih ettim ve birkaç ay İstanbul’dan Trabzon’a otobüsle oradan Bakü’ye pırpır uçaklarla gidip geldim. Bu şekilde yaşamaya gayret ettik.”
Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da, Altıkulaç’a konuşmasından ve yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ederek “Kıymetli hocam, Allah sizlerden razı olsun, Allah sizleri, bizleri hizmet edememe gibi bir duruma düşmekten muhafaza buyursun. Tecrübe kolay elde edilen bir şey değil, hele ihlas ve samimiyet olursa, samimiyet olmazsa yapılan hiçbir şeyin anlamı yok, yeter ki samimi olalım. Bunu bütün arkadaşlarımızla birlikte toplandığımız her zaman ifade ediyoruz ve her zaman hayatımızın içinde olmazsa olmaz dört kavrama dikkat çekiyorum; ihlas, samimiyet, aşk ve heyecan… Bu dört kavram kimde olmazsa o ne yaparsa yapsın yaptığının herhangi bir karşılığı olmuyor, dolayısıyla yaptığımız şeylerle söylediğimiz şeylerin mutlaka birbirine uyması gerekiyor. Cenab-ı Hak ayağımızı kaydırmasın, bizleri salihlerden eylesin. Hem bu dünyada hem de öbür dünyada istikamet üzere görevimizi tamamlamayı nasip eylesin” dedi.
Erbaş, Altıkulaç’a hediye takdiminde bulundu.
Programa, Diyanet İşleri Başkanlığı üst düzey yöneticileri, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Kurul Üyeleri, Mütevelli Heyeti II. Başkanı İhsan Açık, Genel Müdür Vekili Mehmet Eğinç ve vakıf çalışanları katıldı.
Uluslararası Müslüman Alimler Federasyonu Genel Sekreteri Sayın Şeyh Dr. Ali El-Karadaği tarafından önergesi hazırlanan KAFİ vakfının İstanbul’daki açılış töreni yapıldı.
Törende Karadaği tarafından yapılan konuşmada 6. Halife Ömer bin Abdulaziz’in zekat yoluyla, toplumu geçim sıkıntısından kurtarıp yeterli yaşam seviyesine ulaşıncaya kadar gösterdiği gayretle yoksulluğu ortadan kaldırdığı zikredildi.
Bu proje Somali'de kurulan kapsamlı kalkınma için pratik yeniliklerden biri olarak kabul edilmektedir.
Kafi federasyonunu çok sayıda finans kuruluşu desteklemektedir bunlar: El Kardu’l-Hasen Vakfı, el-Kardu’l-Hasen koruma kuruluşu, Enflasyonu önleme amaçlı yatırım kurumu, Zekat Vakfı ve bazı küçük çaplı projeler ile yenilik ve öğretim kuruluşu olan Maykrovines Vakfı’dır.
Derneğin “Kafi” ismi, Altıncı Halife Ömer bin Abdulaziz’in halkı zekat yoluyla önce geçim sıkıntısından kurtarıp sonra da en iyi seviyeye taşımak için verdiği çabasından edindiği tecrübeden alıntı yapılmıştır.
Törene, Somali İnsani ilişkiler ve Kriz yönetim Bakanı Hamza Said Hamza ve Somali Cumhuriyeti Büyükelçisi Abdullah Muhammed, birçok araştırmacı, işadamı, akademisyen ve uzman iştirak etti.
Kaynak: http://iumsonline.org/ar/ContentDetails.aspx?ID=10892 (02.02.2020)
Ömrünü İslam bilim tarihine adayan, yaptığı çalışmalarla uluslararası kamuoyunda adından sıkça söz ettiren bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin Belgeseli’nin galası, Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Diyanet TV tarafından 2019 Fuat Sezgin Yılı kapsamında hazırlanan belgeselin galasında konuşan Başkan Erbaş, yaşamı, yaptığı tüm çalışmalar, eserler, kurduğu enstitü ve müzeler hakkında hazırlanan belgeselle, Sezgin’i özellikle yeni neslin yakından tanımasına katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi.
Müslümanların, İslam’ın doğuşundan itibaren bir asırlık süre zarfında Afrika’dan Balkanlara, İspanya’dan Orta Asya’ya, üç kıtaya ulaşan büyük bir medeniyet meydana getirdiklerini ifade eden Başkan Erbaş, “Müslümanlar, ulaştıkları toprakları akıl, hikmet, fıkıh, felsefe ve tasavvuf ile yoğurmuştur. Dünyanın dört bir köşesine adalet, merhamet, barış, güven gibi ilke ve değerleri taşıyarak bütün insanların huzur ve refahını temin etmiştir” dedi.
Başkan Erbaş, İslam’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed’in vahyin aydınlığında başta tevhit olmak üzere varlık, gaye, insan ve değer ekseninde İslam epistemolojisini şekillendirdiğini; bilgiyi, güzel ahlakla mezcederek eğitim, hukuk, siyaset ve iktisat gibi hayatın bütün alanlarına rehber kıldığını kaydetti.
“Müslümanlar, yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır”
İslam dininin çağları aydınlatan mesajıyla köklü disiplinler ve kurucu metinler ortaya koyan Müslümanların asırlara mührünü vuran kadim eserler, icatlar ve buluşlarla insanlığa hizmet ettiğini hatırlatan Başkan Erbaş, “Endülüs’ten Fergana Vadisi’ne, ilahiyat, fizik, kimya, tıp, felsefe, astronomi, matematik, cebir gibi ilmin bütün alanlarında 7. yüzyıldan Rönesans’a kadar yaklaşık yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır” diye konuştu.
Başkan Erbaş, vahyin izinde vücut bulan İslam medeniyetinin, fizik ile metafiziği, bilgi ile hikmeti buluşturarak insanı dünyada salaha, ahirette felaha kavuşturacak olan bütüncül ve kuşatıcı bir perspektifi tahkim ettiğine işaret ederek, “Ancak son asırlarda Batı merkezli olarak öne çıkan, insanı, evreni ve varlığı anlamlandırma noktasında Yaratıcıyı öteleyen mekanik, marazi ve paradoksal bir yaklaşım benimsenmiş ve bu bakış az ya da çok dünyanın tüm bölgelerini etkilemiştir. Bugün gelinen noktada, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen dünyanın bireysel, toplumsal ve küresel anlamda tarihin en büyük krizleri ile karşı karşıya kalmasında Batı merkezli gelişen bu bilim anlayışı önemli bir etkendir” diye konuştu.
“İslam Medeniyetini yok sayarak Antik Yunan’dan modern Batı’ya geçmek korkunç bir çarpıtmadır”
İlim tarihinde, 7. yüzyıldan bugüne kadar geçen süreç içerisinde üç noktaya dikkat çeken Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Birincisi; İslam’ın doğuşuyla beraber miladi 7. asırdan itibaren ilmi gelişmelerin büyük bir hızla yükseldiği herkesin görebildiği objektif bir gerçekliktir. Bunun yegâne sebebi ise İslam ve Müslümanların ilim anlayışıdır. Zira bugün, ilim tarihinde dünyanın en parlak dönemi olan İslam Medeniyetini yok sayarak Antik yunandan modern batıya geçmek korkunç bir çarpıtmadır. Ve kültürel emperyalizme dayalı bilinçli bir saptırmadır. İkincisi; 17. yüzyıldan itibaren batıda ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin temelinde Endülüs’ten Mezopotamya’ya Müslüman dünyanın ilmi birikimi vardır. Hatta Batı dünyası Antik Yunanla irtibatını dahi Müslümanların eserleri üzerinden devam ettirmiştir. Ancak yine emperyalist ve gayr-i ahlaki bir tavırla söz konusu gerçekliğin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Üçüncüsü ise; Müslümanların elinde bütün insanlığın hizmetine dönüşen, yeryüzünün imar ve ıslahı için kullanılan ilim; bugün tahakküm, sömürü ve zulüm aracı olarak kullanılmaktadır.”
“Fuat Sezgin, Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır”
Müslüman toplulukların daha adil ve yaşanabilir bir dünya inşa etmesinin önemli şartlarından birisinin de İslam medeniyetinin içindeki, bugün yaşanan krizlerin çözümü ve daha iyi bir geleceğin inşası için gerekli olan azim, özgüven, metot ve ilkelere dair ilmi müktesebatı hakkıyla tanımak olduğunu belirten Başkan Erbaş, “İşte bu süreci doğru anlama ve Müslümanların, kendi ilmi birikimlerini ve medeniyetlerini tanıma noktasında Fuat Sezgin Hocamızın çalışmaları hayati öneme sahiptir. Zira o, İslam medeniyetinin ilmi mirasını ve Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu kendilerine ve tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır” şeklinde konuştu.
“Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir”
Başkan Erbaş, Sezgin’in, Müslümanların Batı karşısında özgüvene dayalı bir duruş sahibi olması ve eziklik hissinden kurtulmasına yönelik büyük gayret sarf ettiğini dile getirerek, “Bu sebeple de, bilim tarihine İslam medeniyetinin katkılarının ısrarla görmezlikten gelinmesi veya yok sayılması, onun en büyük ıstırabı olmuş ve onu daha çok çalışmaya sevk etmiştir. Bu açıdan Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu her vesileyle gündeme taşımış ve inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, Sezgin’in İslam bilim tarihi ve kültürü hakkında referans kaynağı çalışmalar yaparak Müslümanları kadim birikimleriyle buluşmaya götüren yollar açtığını söyledi.
“Fuat Sezgin, İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını bütün dünyaya ilan etmiştir”
Sezgin’in, Batıyı da iyi tanıyan biri olarak bütün insanlık için bugüne ve geleceğe ışık tutan teşhis, tespit ve teklifler ortaya koyduğunun altını çizen Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Fuat Sezgin Hocamız, modern dönemin bilinçli ve art niyetli bir hurafesi olarak zaman zaman tekrar edilen, dinin terakkiye mani olduğu, yani İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını, İslam bilim tarihine dair yaptığı muhteşem araştırmalarla bütün dünyaya ilan etmiştir. Küresel ölçekte bilinçli bir çarpıtma ve büyük bir cehaletle, Müslümanların içinde bulunduğu zayıf durumun sebebi olarak İslam’ın gösterilmeye çalışıldığı bir zamanda, Fuat Sezgin hocamızın bu asil tavrı ve bilimsel araştırmaları, planlı karalama çalışmalarına engel olan ve cehalete mazereti ortadan kaldıran büyük bir hazinedir. Dolayısıyla Fuat Sezgin Hocamız, medeniyetimizin düşünce tarihini ve birikimini günümüzle buluşturan değerli bir bilim insanıdır. Onu farklı kılan önemli bir boyut da, çalışmalarını belli bir alanla sınırlamadan farklı ilim dallarında otorite eserler ortaya koymasıdır. Bu bağlamda o, tıpkı kadim ulemamız gibi interdisipliner bir yaklaşımla hareket etmiştir. Ortaya koyduğu çalışmalar incelendiğinde bu durum açıkça müşahede edilecektir.”
Suriye’de rejim destekli gruplar tarafından İdlib’in güneyinde sivillere yönelik yapılan bombalı saldırılar nedeniyle yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kalan ailelere Türkiye Diyanet Vakfı yardım eli uzattı.
İdlib’in güneyinde yer alan Maaret el Numan bölgesine rejim güçlerince havadan ve karadan yapılan bombalı saldırılar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan ailelere Türkiye Diyanet Vakfı tarafından acil gıda yardımı ulaştırıldı, zorlu kış şartlarında barınmaları için çadır kurulumu yapılarak gönüllü doktorlarca ailelerin tedavileri gerçekleştirildi.
Başta İdlib’in kuzeyinde yer alan ve Türkiye sınır noktasına yakın olan Sarmada, Babül Hava, Dana, Afrin ve Azez’e doğru göç eden ailelere gıda ve temel ihtiyaç malzemesi yardımlarını ulaştıran TDV ekipleri, son olarak ailelere acil barınma yardımında bulunarak 50 ailenin kalacağı çadır bölgesi oluşturdu ve gönüllü sağlık ekiplerince ailelerin tedavilerini gerçekleştirdi.
İSTANBUL
Türkiye Arap Toplulukları Federasyonu, Cumartesi günü (01.02.2020) "Teşekkürler Türkiye" festivalinin ikinci versiyonu da dahil olmak üzere 2020 yılında İstanbul'daki faaliyetlerini duyurdu.
Federasyon Konseyi Başkanı Mustafa Terhuni İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında Anadolu Ajansı’nın verdiği bilgilere göre şunları söyledi: ‘’Türkiye sadece bir lider değil, sorumluluğunu bilen, yeteneklerinin farkında olan ve asil duruşuyla tutum ve davranışlarının sonuçlarını taşıyan olgun bir millettir. Arap toplumları ve Arap yatırımları Türkiye ve Türk milletinin kültürel ve ekonomik gelişim ve kalkınmasına katkı sağlayan önemli bir ortaklıktır’’.
Terhuni, Federasyon'un 2020 yılındaki "Teşekkürler Türkiye" festivalinin ikinci versiyonu ve yıllık basın birliği ödülünün taslağı da dahil olmak üzere faaliyetlerini duyurdu.
Festivalde Türkiye'deki Arap toplumları tarafından sunulan sergiler, sanatsal ve kültürel etkinlikler de yer aldı.
Festivalin yürütme organı başkanı Nabil Sa’id el-Ghanem Türk devletine, yönetim ve halk olarak ülkelerinde güvenli ve cömert bir yaşam sundukları için teşekkür ettiğini söyledi.
Ghanem, Türkiye’nin İslam'a, özellikle de Arap ülkelerinde kurulan İslam okullarındaki kültür hizmetleri başta olmak üzere sürekli devam eden hizmetler sunduğunu vurguladı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, fedakarlık yapan ve bir milyar 700 milyon Müslüman adına zalim güçlerin karşısında duran İslam ümmetinin lideri olduğunu da sözlerine ekledi.
Konferansa, Cumhurbaşkanı Danışmanı Yasin Aktay, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Hasan Turan, siyasi analist Ömer Faruk Korkmaz ve gazeteci Mustafa Özcan ve yazar Resul Tosun gibi siyasi ve akademik isimler de katıldı.
Aktay kısa bir konuşmasında "Üzerimize düşen göreve teşekkür edilmez, Arap kardeşlerimize verdiğimiz tek şey hizmettir ve bu bizim görevimizdir” dedi ve yaklaşık 10 milyon Arap'ı bütünüyle içermesine rağmen, Türkiye'nin Arap ülkelerinin işlerine olan ilgisinden bazılarının memnuniyetsizliğini kınadı ve Ankara'nın "Araplara önderlik etmek değil, ümmete hizmet ederek savaştan muzdarip olanların ülkelerinde öldürülmesi ve yerlerinden edilmelerini önlemek" istediğini vurguladı.
Yazar Tosun da "Bizler Sultan 2. Abdul Hamid’in yolundaki Türkleriz" dedi.
İstanbul'da bulunan Arap Toplulukları Birliği'nin hedefleri arasında Arap ve Türk halkları arasındaki kardeşlik ilişkilerini güçlendirmek ve Arap vatandaşlarının hayatını kolaylaştırmak için Türk liderlerle birlikte çalışmaları koordine etmek yer alıyor.
Kaynak:
Bu program İKAM (İslam İktisadı Araştırma Merkezi) tarafından İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş eğitimi olarak düzenlenmektedir. İslam iktisadı kavramı özellikle son dönemlerin revaçta olan kavramlarından biridir. Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarında bu alanlarda eğitim vermeleri, ana bilim dalları açmaları, henüz sayısı az olsa da lisans bölümlerinin açılması, sempozyum, çalıştay, panel ve söyleşilerin düzenlenmesi mevcut durumun somut birer göstergeleridir. Bununla beraber İslam iktisadının sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi için iyi bir şekilde anlaşılması ve doğru politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda programımız 2 gün sürecek şeklide planlanmış, İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş programı niteliğindedir.
Programın amacı İslam iktisadı alanında çalışma yapmaya başlamış veya başlamayı düşünen araştırmacı ve araştırmacı adayları için bu kavramı her boyutuyla anlaşılır kılmaktır. Bu program sonrasında ilgili alanda çalışmaya başlamadan önce araştırmacının zihinde İslam iktisadı kavramı, günümüze kadar süregelen serüveni, temel ilkeleri ve uygulanabilir bir sistemin bileşenleri, ilgili alanın sektörde karşılığı olan katılım bankacılığı genel hatlarıyla inşa edilmiş olacaktır. Ayrıca bu alandan çalışmaya aday araştırmacıların, izlenecek metodolojiyi anlamaları, İslam iktisadının fıkhi temellerini kavramaları ve güncel iktisadi meseleler karşısında İslam iktisadının bulunduğu yere ve sunduğu çözüm önerilerine vakıf olmaları amaçlanmaktadır.
Bu program İKAM (İslam İktisadı Araştırma Merkezi) tarafından İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş eğitimi olarak düzenlenmektedir. İslam iktisadı kavramı özellikle son dönemlerin revaçta olan kavramlarından biridir. Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarında bu alanlarda eğitim vermeleri, ana bilim dalları açmaları, henüz sayısı az olsa da lisans bölümlerinin açılması, sempozyum, çalıştay, panel ve söyleşilerin düzenlenmesi mevcut durumun somut birer göstergeleridir. Bununla beraber İslam iktisadının sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi için iyi bir şekilde anlaşılması ve doğru politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda programımız 2 gün sürecek şeklide planlanmış, İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş programı niteliğindedir.
Programın amacı İslam iktisadı alanında çalışma yapmaya başlamış veya başlamayı düşünen araştırmacı ve araştırmacı adayları için bu kavramı her boyutuyla anlaşılır kılmaktır. Bu program sonrasında ilgili alanda çalışmaya başlamadan önce araştırmacının zihinde İslam iktisadı kavramı, günümüze kadar süregelen serüveni, temel ilkeleri ve uygulanabilir bir sistemin bileşenleri, ilgili alanın sektörde karşılığı olan katılım bankacılığı genel hatlarıyla inşa edilmiş olacaktır. Ayrıca bu alandan çalışmaya aday araştırmacıların, izlenecek metodolojiyi anlamaları, İslam iktisadının fıkhi temellerini kavramaları ve güncel iktisadi meseleler karşısında İslam iktisadının bulunduğu yere ve sunduğu çözüm önerilerine vakıf olmaları amaçlanmaktadır.
Bu program İKAM (İslam İktisadı Araştırma Merkezi) tarafından İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş eğitimi olarak düzenlenmektedir. İslam iktisadı kavramı özellikle son dönemlerin revaçta olan kavramlarından biridir. Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarında bu alanlarda eğitim vermeleri, ana bilim dalları açmaları, henüz sayısı az olsa da lisans bölümlerinin açılması, sempozyum, çalıştay, panel ve söyleşilerin düzenlenmesi mevcut durumun somut birer göstergeleridir. Bununla beraber İslam iktisadının sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi için iyi bir şekilde anlaşılması ve doğru politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda programımız 2 gün sürecek şeklide planlanmış, İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş programı niteliğindedir.
Programın amacı İslam iktisadı alanında çalışma yapmaya başlamış veya başlamayı düşünen araştırmacı ve araştırmacı adayları için bu kavramı her boyutuyla anlaşılır kılmaktır. Bu program sonrasında ilgili alanda çalışmaya başlamadan önce araştırmacının zihinde İslam iktisadı kavramı, günümüze kadar süregelen serüveni, temel ilkeleri ve uygulanabilir bir sistemin bileşenleri, ilgili alanın sektörde karşılığı olan katılım bankacılığı genel hatlarıyla inşa edilmiş olacaktır. Ayrıca bu alandan çalışmaya aday araştırmacıların, izlenecek metodolojiyi anlamaları, İslam iktisadının fıkhi temellerini kavramaları ve güncel iktisadi meseleler karşısında İslam iktisadının bulunduğu yere ve sunduğu çözüm önerilerine vakıf olmaları amaçlanmaktadır.
Çanakkale Savaşında Hilal-i Ahmer
Bugünün Türk Kızılay’ı, o dönemin Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Çanakkale Savaşı’nın tüm cephelerinde ve safhalarında Osmanlı Askerlerinin yanı başında olup yaralılara şifa dağıtırken şehitleri sahiplenmiş ve milletle ordu arasındaki şefkat ve iyilik köprüsünü sürekli açık tutmuştu. Savaş sırasında yaralı Anzak askerlerine de şifa dağıtan Hilal-i Ahmer Cemiyeti, milletin merhametini düşman askerlerinden bile esirgemeyen bir hoşgörünün de timsali olmuştu.
Çanakkale Savaşı’nın tüm cephelerinde yaralı askerlerin tedavi, bakım ve sevkini gerçekleştiren Hilal-i Ahmer Cemiyeti olarak Türk Kızılay, hastaneleri, hasta vapurları, hemşireleri, aşevleri, çayhaneleri ile tarihi bir görev üstlenmişti. Birinci Dünya Savaşı’nın etkileri ülke sınırlarında hissedilmeye başlamadan önce Hilal-i Ahmer Sıhhiye-i Askeriye ile lekeli humma ve benzeri bulaşıcı hastalıklarla mücadele için ortaklaşa faaliyet göstermekteydi. Osmanlı Devleti savaşa girdikten sonra da cemiyet Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nda kazandığı deneyimleri daha ileri taşıma fırsatını elde etti. Öncelikle lazım olacağı düşünülen malzemeler ve personel temin edilmeye çalışıldı. Bu amaç için dönemin gazetelerine ilan vermek suretiyle halkın dikkati çekildi.
Yaralılar Çanakkale Cephesi’nden Vapurlarla Taşınıyor
Hilal-i Ahmer’in Çanakkale cephesindeki faaliyetleri deniz savaşının başladığı tarihin öncesine uzanır. Savaş başladığında Hilal-i Ahmer Cemiyeti Edremit ve Gülnihal vapurlarını kiralayarak hasta taşınacak hale getirmişti. Çanakkale Savaşı’nda yaralı sayısının artması üzerine İstanbul’a yaralı asker taşımakta kullanılan bu vapurlara ek olarak ise Şirket-i Hayriye’nin 60, 61, 63 ve 70 numaralı vapurlarıyla Seyr-ü Sefain’den Akdeniz vapurunu kiralayarak Kızılay sancağı altında İstanbul’a yaralı taşıdı. İstanbul’a getirilen yaralı ve hastalar buradan Hilal-i Ahmer’in hazır tuttuğu arabalarla hastanelere gönderiliyorlardı.
Cephe Gerisi Oluşturulan Hastaneler
Savaşın başladığı tarihte Çanakkale’de bulunan Kala-i Sultaniye Liva Hilal-i Ahmer Merkezi yaralılara tütün ve portakal dağıtarak işe başladı. Daha sonra merkez-i umumi (Genel Merkez) ve civar merkezlerin yardım talebi üzerine Bursa Hilal-i Ahmer Merkezinden yüz ve Aydın Hilal-i Ahmer Şubesinden yüz liranın gönderilmesine Merkez-i Umumiden müsaade edildi.
O bölgedeki sıhhi ihtiyaçların tespiti için, katib-i umumi (Genel Sekreter) 16 Martta 1915’te beraberinde levazım-ı sıhhiye ve edviye(ilaçlar) ve hastanelerin ufak tefek masraflarına yardımcı olmak üzere bir miktar nakit ile Çanakkale’ye merkez tarafından gönderildi. Bu alet ve edevat (takımlar) Çanakkale Merkezi aracılığıyla “Mecruhin (Yaralılar) Hastaneleri”ne gönderildi.
Savaşın şiddetlenmesi üzerine bilumum sıhhi malzemenin Anadolu’ya nakledilmesi ve Adapazarı civarında iki bin yataklı hastane tesisi lüzumunun bildirilmesi üzerine hemen Eskişehir’de bir merkez açılarak memurların önemli bir kısmı süratle Eskişehir’e gönderildi ve merkez ambarında bulunan levazım (ihtiyaç maddeleri) Eskişehir’e nakledilmeye başlandı. Ayrıca Adapazarı ve civarında tesisi gerekli görülen hastanelere uygun bir yer bulunması amacıyla ikinci bir heyet de o bölgeye sevk edildi.
Kara çıkartması başladıktan kısa bir süre sonra (25 Nisan) binlerce yaralı Türk askerinin İstanbul’a sevk edileceği haber alındığından Hilal-i Ahmer’den İstanbul’da hastaneler tesis etmesi talep edildi. Bu konuda Hilal-i Ahmer’in bir ön hazırlığı olmaması ve eşyasının önemli kısmının Eskişehir’e nakledilmiş olmasından dolayı zor durumda kalan cemiyet, zaman kaybetmeden girişimlerine başladı ve gelen ilk kafileyi Galatasaray ve İstanbul Mekteb-i Sultanilerine ve Darüşşafaka’ya yerleştirerek ibate ve iaşelerini (barınma ve beslenme) temin etti. O günden sonra çıkartmadan kaynaklanan kayıplar giderek arttı ve yaralı vapurları askerleri İstanbul’a aktarmaya devam etti.
Gelibolu, Şarköy ve Tekfurdağı Hastaneleri
İstanbul’da tesis edilen hastanelerin cephenin yükünü kaldıramamasından dolayı Gelibolu’da 200 yataklı bir hastane daha açılmasına karar verildi. Fakat hastanenin uçak bombaları ve bombardıman altında kalmasından dolayı Gelibolu hastanesi Şarköy’e taşınmış ve yatak sayısı 300’e çıkarılmıştı. Buna karşılık Şarköy’de gıda ve levazım temininin olağanüstü zor olmasından dolayı hastane Tekfurdağı’na (Tekirdağ) taşınmış ve faaliyet gösterdiği 8 ay müddetince bini geçen sayıda ağır yaralıyı tedavi etmişti.
Sabit hastanelerin yanı sıra cephe gerisinde Hilal-i Ahmer tarafından oluşturulan seyyar hastaneler de görev yapmaktaydı. Ağadere Mecruhin Hastanesi de, Çanakkale Muharebelerinde cephe gerisinde sağlık hizmeti veren en önemli yerlerden birisi konumunda yer aldı. 1915 yılında Çanakkale Muharebelerinin tüm şiddetine sahne olan Gelibolu Yarımadası’nda güneyden ve kuzeyden gelen yaralıların toplanma ve sevki Ağadere Bölgesi’nden gerçekleştirilmişti.
Çayhaneler
Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin, 1. Dünya Savaşı’nda gerçekleştirdiği bir diğer faaliyet alanı ise çayhanelerdi. Genel Merkez azasından Kemal Ömer Bey’in gözetiminde ve memurlardan Kenan Bey’in idaresi altında, 3 Mayıs 1915’te, bütün teçhizatı tamamlanarak açılan Sirkeci Çayhanesi yaralı taşıyan vapurlar iskeleye yanaşır yanaşmaz yaralı ve hastaları sıcak çaylarla karşıladı ve daha sonra araba ücretleri HAC’ye ait olmak üzere İstanbul dâhilindeki hastanelere sevk etti. Adı geçen çayhane açıldığı tarihten 13 Mayıs 1916 tarihine kadar 1630870 nefere çay, süt, ayran, yoğurt dağıtmış, yaralı sevkine atanan komisyonun ihtiyacı olan sedye, fener ve sair gereçler de cemiyet ambarından temin edilmişti.
Sirkeci İstasyonu’na ek olarak Haydar Paşa İstasyonunda oluşturulan çayhanede, istasyona çıkıp Anadolu güzergâhına gönderilen 30,799 nefere çay ve saire dağıtılmış; görülen lüzum üzerine Derince İstasyonu’nda oluşturulan bir diğer çayhanede de bir ay içinde 9018 kişiye çay ikram edilmişti.
Yararlılıkları görülen bu çayhaneler, Çanakkale cephesinde seyyar bir hale getirilerek Soğanlıdere, Arıburnu, Anafarta ve sair mevkilere sevk edildi. Durumları son derece kötü olan askerler dağıtılan çaylardan içtikten sonra bardakları teslim etmeyerek “Hemşehri bir daha versen ya” şeklinde memnuniyet bildiren ifadeler kullandılar. Bu çayhaneler, ayrıca, hasta ve yaralı sevk eden hastane vapurlarında da oluşturuldu.
13 Mayıs 1915 tarihinden 13 Şubat 1916 tarihine kadar Çanakkale Cephesi çayhanelerinde 1059146 ve keza Gülnihal ve Şirket-i Hayriye’nin 60, 61, 63, 70 numaralı vapurlarında 137495 nefere çay dağıtıldı ki bilumum çayhanelerde toplam 1400328 bardak çay ve sair tevzi edildi ve bunun için 21005 kilo şeker ve 700 kilo çay sarf edildi.
Seyyar Aşevi ve Fırın Kuruldu
Hilâl-i Ahmer, çadır hastanelerin yanına özellikle yaralı ve sağlık faaliyetine katılan asker ile personelinin ihtiyaçları için aşevi ve fırın olarak kullandıkları çadırlar da kurmuş, burada düzenli sıcak yemek ve ekmek verilmeye gayret edilmişti. Gıda takviyesi olarak ekmek ve peksimetlerin yanında kuru incir, kuru üzüm ve portakal da verilmekteydi. Hilâl-i Ahmer hastanelerinin Çanakkale ve Gelibolu başhekimleri 8 Nisan 1915 tarihinde Sahra Sıhhiye Genel Müfettişliği’ne yazdıkları bir yazı ile cepheye Hilâl-i Ahmer aracılığı ile çok acil sabun, çorap, çamaşır ve kuşak istemişlerdi. Onların bu isteği üzerine Hilâl-i Ahmer 14 Nisan 1915’te hemen devreye girerek Çanakkale Cephesi’ne 4 bin takım çamaşır, 500 kilo sabun, 3 bin çift çorap göndermiş ve buna ilave olarak Bulgaristan’daki para ile de 2 bin adet kuşak sipariş etmişti. Ayrıca daha sonra da 2 bin kilo sabun, 4 bin takım çamaşır, 9 bin çift çorap ve 9 bin adet kuşak gönderilmişti.
Toplanan yardımlar yanında Eskişehir’deki merkez depodan alınan malzeme ve eşyaların kullanımıyla bombardımandan etkilenerek cephe gerisine mülteci olarak gelen memur ve diğer halkın yiyecek ve ikâmet konusundaki ihtiyaçları da Hilâl-i Ahmer tarafından karşılanmaya çalışılıyordu.
Esirlere Yardım: “Üsera Şubesinin Teşekkülü”
İtilaf Devletleri tarafından esir alınan Osmanlı askerleriyle muhaberatı temin etmek ve yardım iletebilmek adına Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Genel Merkez azasından Mehmet Ali ve Haydar Beylerden oluşan bir “Üsera Komisyonu” teşkil ederek hemen işe başladı. Çünkü devlet daireleri bu işle ilgilenemiyordu. Esir düşen askerlerin yakınları da Hilal-i Ahmer’den mütemadiyen malumat talep ediyordu. Çanakkale Savaşları’nın başlangıcından itibaren bu talepler gitgide arttı. Uluslararası Kızılhaç Komitesi de esir listelerinin düzenlenmesi için Hilal-i Ahmer üzerinde baskı oluşturuyordu. Nisan 1915’te, Cemiyet, İngiliz ve Fransız esirlerin listesini göndererek göreve başlamış oldu. Elde edilen listeler yardımıyla esir kartları oluşturuldu ve böylece bilgi talep edilen esirlerle ilgili künye bilgisine daha kolay ulaşılması sağlandı. Yurtdışında bulunan Osmanlı esirleri için murahhaslar gönderildi ve ihtiyaçları temin edilmeye çalışıldı.
Yabancı Esirlere Muavenet-Mektup, Para, Kitap, Paket İrsali
Kasım 1915’te yabancı esirlere mektup, para, kitap ve paket irsali konusunda Hilal-i Ahmer görevlendirildi. 1915-1918 tarihleri arası, Amerika ve Felemenk Sefaretleri tarafından Anadolu’da bulunan esirlere gönderilen toplam 8765 balya eşya ve gıda maddesi HAC aracılığıyla teslim edildi.
.........
Torunlarından Çanakkale’de Şehit Düşen Atalarına Vefa
Türk Kızılay, ataları Çanakkale Savaşı’nda şehit olan göçmenleri Çanakkale Şehitliği’nde bir araya getirdi. Duygu dolu anlar yaşayan Türk Kızılay Toplum Merkezleri yararlanıcıları Çanakkale’de şehit düşen atalarının kabirleri başında dua etti.
Türk Kızılay Toplum Temelli Göç Programları Koordinatörlüğü, Sosyal Uyum Programı kapsamında vatandaşlarımızla göçmenler arasında bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi maksadıyla ataları Çanakkale Savaşı'nda şehit olan Türk, Boşnak, Bulgar, Suriyeli ve Iraklı aileleri Çanakkale'ye götürdü. Toplum Merkezleri yararlanıcılarından oluşan heyet, şehitliklerin arasında tek tek gezerek Çanakkale ruhunu 104 yıl sonra hep birlikte yeniden yaşadı.
“Duydukları hikayeleri yerinde görsünler ve kendi torunlarına da anlatsınlar istedik”
Türk Kızılay olarak 16 Toplum Merkezi’nde vatandaşlara ve mültecilere hizmet verdiklerini anlatan Türk Kızılay Genel Müdürü Dr. İbrahim Altan, “Bilindiği gibi 2011 yılından bu yana ülkemizde Suriyeli misafirler bulunmakta. Biz de Türk Kızılay olarak toplam 16 toplum merkezimizde farklı milletlerden ihtiyaç sahiplerine ve vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. Hizmet verdiğimiz farklı milletlerden yararlanıcılarımızın bir kısmının dedelerinin Çanakkale Savaşlarında şehit olduğu ya da yaralandığını, aynı zamanda onlarda bu savaşlarla alakalı büyük hatıraların olduğunu keşfettik. Onlardan bir kısmını, 29 Ekim'de başlayan Kızılay Haftamız dolayısıyla Çanakkale Şehitliğine ziyarete getirdik. Onlar duydukları hikayeleri yerinde görsünler ve kendi torunlarına da anlatsınlar istedik. Buradaki ziyaret ile hem onların toplumumuzla olan uyumunu arttırmak hem de büyük ailenin yani Osmanlı ailesinin bağlarını güçlendirmek istedik.” dedi.
“Paha biçilemez bir duygu”
Programa katılan Kerküklü Ahmet Benne, “Burada olmak benim için çok farklı bir duygu. Burada tam 104 yıl önce ecdadımız, atalarımız, din, dil, ırk demeden bizim için omuz omuza savaşmışlar. Biz refah ve huzur içinde yaşayalım diye. Bu paha biçilemez bir duygu. Allah şehitlerimize rahmet eylesin” diye konuştu.
Halepli Gülsüm Şerif ise, “Şehit dedelerimizin mezarını ziyaret ettiğim için çok heyecanlı ve mutluyum” ifadesini kullandı.
Etkinliğe Türk Kızılay Genel Müdürü Dr. İbrahim Altan’ın yanı sıra Genel Müdür Yardımcısı Alper Küçük, Çanakkale Şubesi Başkanı Ergin Sezen, kamu kurumlarının temsilcileri ve Kızılay gönüllüleri de katıldı.
Yedi Kıtada İyilik | İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı
Her alanda gelişmenin, tekamülün ve ilerlemenin, sağlıklı ve objektif araştırmaların ışığında mümkün olacağına inanıyoruz.
Gayemiz okul, dershane, kütüphane, yurt, enstitü gibi eğitim ve öğretim merkezleri kurarak, bütün insanlığın hizmetinde bulunacak bir neslin yetişmesine katkı sağlamaktır.
İnsan, tarihin bütün katmanlarında, yeryüzünde yaşarken bir iz bırakır. Bu izler, toprağa bırakılmış emanetlerdir. Kültür, insanoğlunun toprağa yansıyan bu izlerinin toplamıdır.
“Komşu komşunun külüne muhtaçtır, düsturuyla yeryüzünde şehirler kurmuş bir maziden geliyoruz.
İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı, kısa adıyla İKADAV “geleneğin izinde, insanlığın hizmetinde...” hedefiyle yola çıkmış; medeniyet perspektifiyle hareket eden, bütün insanlığın hizmetinde olma gayesiyle çalışan bir iyilik hareketidir.