İSTANBUL KÜLTÜRLER ARASI DAYANIŞMA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFI SENEDİ Madde 1- Vakfın adı İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı'dır. Kısa İsmi: İKADAV'dır. İşbu resmi senette sadece vakıf denilecektir. VAKFIN GAYESİ: Madde 3- Vakfın gayesi, iyiliğin egemen olması için eğitim, öğretim, sağlık, sosyal, iktisat, sanat, çevre ve kültürel alanlarda çalışmalar yapmak ve bu alanlarda projeler uygulayarak, ülkemize ve yeryüzüne nitelikli, üretken, milli ve manevi değerleri sahip, medeniyet perspektifinden hareket eden, nitelikli bireyler yetiştirerek ideal kurumların ve toplumun oluşumuna katkıda bulunacak genç, kadın, erkek insanlar yetiştirmektir. İlim, fikir, tarih, din, ahlak, dil, düşünce, edebiyat gibi sahaların öğrenilmesi ve öğretilmesi, yaygınlaştırılması yolunda çalışmalar yaparak toplumda yardımlaşma ve dayanışma ruhunun oluşması, hak ve hürriyetlerin öğretilmesi ve savunulması yolunda çalışmalar yapmaktır. Vakfımız, özelde esnaf ve iş adamları ile genelde tüm bir toplumun burada üretilen manevi değerler ve projelerle tanışmasını sağlayacak ve projelerin hayata geçmesi için gereken kaynakları oluşturacak, ülkemizde ve yedi kıtada insanlığın hizmetinde bulunacaktır. VAKFIN FAALİYETLERİ: Madde 4- 1. Eğitim faaliyetlerinde bulunur.
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı. Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti. Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’. Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu. Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır. Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019) Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı. Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti. Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’. Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu. Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır. Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019) Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
9 Kasım 2019 Cumartesi günü İstanbul, Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin Tezkiye ve Şer’i İlimler Komitesinin düzenlediği “Manevi Mirasımız ve İdealizm ile Gerçekçilik Arasındaki Ulusun Çağdaş İhtiyaçları’’ konulu ilmi bir kongreye ev sahipliği yaptı.
Komite başkanı Dr. Wasfi Ashour Abu Zeid, konferansın manevi mirasımızın büyüklüğünü göstermeyi ve bu mirası güçlendirmeyi, aynı zamanda tezkiyenin alimlerin, salihlerin ve mücahidlerin hayatındaki manevi etkisini göstermenin yanı sıra İslam’ın genel çerçevesi açısından konumunun belirlenmesini, çağdaş gerçekliğimizde tezkiyenin yapı taşlarının oluşturulmasını, bu manevi mirastan faydalanmanın yöntemlerine değinmenin, ayrıca Mutasavvıfların tezkiye metotlarının analizi ve eleştirisi ile Tasavvuf edebiyatının manevi eğitimi teşvik etmedeki etkisini göstermeyi hedeflediğini belirtti.
Abu Zeid, konferansın konuları hakkında ise şunları söyledi: Konferans dört ana temayı ortaya koymaktadır: ‘Tasavvufun Genel Analizi ve Terimsel Tahlili’, ‘Tezkiyenin Alimler, Salihler ve Mücahidlerin Hayatındaki Yeri’, ‘Tezkiye ve Çağdaş Gerçekliğimiz’ ve ‘Dil ve Edebiyatta Tezkiyenin Özellikleri’.
Beş farklı oturumda gerçekleşen kongreye Prof. Dr. Mehmet Görmez, Ali Karadaği, Ahmed Said Havva, Fatıma binti Abdullah Azzam, Ali Sallabi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok ülkeden ilim insanı, akademisyen ve konuya ilgili insanlar katılımda bulundu.
Tezkiye ve Şer’î İlimler Organizasyonu, İnanç ve ahlak düzleminde bir yaklaşım sağlamak ve İslam dünyasında İslami eğitime ilgi göstermek için çalışmaktadır.
Kongrenin tamamını aşağıdaki linklerden takip edebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=WPuoPQHM7JU
https://www.youtube.com/watch?v=vdTmUo1ICts
https://www.youtube.com/watch?v=PUHAenxlTSE
https://www.youtube.com/watch?v=DRONgahjsrU (Erişim Tarihi: 15.11.2019)
Kaynak: http://www.msf-online.com/??-???????-??????-???????-??????-????/ (15.11.2019)
Ömrünü İslam bilim tarihine adayan, yaptığı çalışmalarla uluslararası kamuoyunda adından sıkça söz ettiren bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin Belgeseli’nin galası, Diyanet İşleri Başkanı ve Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Diyanet TV tarafından 2019 Fuat Sezgin Yılı kapsamında hazırlanan belgeselin galasında konuşan Başkan Erbaş, yaşamı, yaptığı tüm çalışmalar, eserler, kurduğu enstitü ve müzeler hakkında hazırlanan belgeselle, Sezgin’i özellikle yeni neslin yakından tanımasına katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi.
Müslümanların, İslam’ın doğuşundan itibaren bir asırlık süre zarfında Afrika’dan Balkanlara, İspanya’dan Orta Asya’ya, üç kıtaya ulaşan büyük bir medeniyet meydana getirdiklerini ifade eden Başkan Erbaş, “Müslümanlar, ulaştıkları toprakları akıl, hikmet, fıkıh, felsefe ve tasavvuf ile yoğurmuştur. Dünyanın dört bir köşesine adalet, merhamet, barış, güven gibi ilke ve değerleri taşıyarak bütün insanların huzur ve refahını temin etmiştir” dedi.
Başkan Erbaş, İslam’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed’in vahyin aydınlığında başta tevhit olmak üzere varlık, gaye, insan ve değer ekseninde İslam epistemolojisini şekillendirdiğini; bilgiyi, güzel ahlakla mezcederek eğitim, hukuk, siyaset ve iktisat gibi hayatın bütün alanlarına rehber kıldığını kaydetti.
“Müslümanlar, yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır”
İslam dininin çağları aydınlatan mesajıyla köklü disiplinler ve kurucu metinler ortaya koyan Müslümanların asırlara mührünü vuran kadim eserler, icatlar ve buluşlarla insanlığa hizmet ettiğini hatırlatan Başkan Erbaş, “Endülüs’ten Fergana Vadisi’ne, ilahiyat, fizik, kimya, tıp, felsefe, astronomi, matematik, cebir gibi ilmin bütün alanlarında 7. yüzyıldan Rönesans’a kadar yaklaşık yedi asır boyunca insanlığın öncüsü ve dünyanın aydınlık yüzü olmuşlardır” diye konuştu.
Başkan Erbaş, vahyin izinde vücut bulan İslam medeniyetinin, fizik ile metafiziği, bilgi ile hikmeti buluşturarak insanı dünyada salaha, ahirette felaha kavuşturacak olan bütüncül ve kuşatıcı bir perspektifi tahkim ettiğine işaret ederek, “Ancak son asırlarda Batı merkezli olarak öne çıkan, insanı, evreni ve varlığı anlamlandırma noktasında Yaratıcıyı öteleyen mekanik, marazi ve paradoksal bir yaklaşım benimsenmiş ve bu bakış az ya da çok dünyanın tüm bölgelerini etkilemiştir. Bugün gelinen noktada, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen dünyanın bireysel, toplumsal ve küresel anlamda tarihin en büyük krizleri ile karşı karşıya kalmasında Batı merkezli gelişen bu bilim anlayışı önemli bir etkendir” diye konuştu.
“İslam Medeniyetini yok sayarak Antik Yunan’dan modern Batı’ya geçmek korkunç bir çarpıtmadır”
İlim tarihinde, 7. yüzyıldan bugüne kadar geçen süreç içerisinde üç noktaya dikkat çeken Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Birincisi; İslam’ın doğuşuyla beraber miladi 7. asırdan itibaren ilmi gelişmelerin büyük bir hızla yükseldiği herkesin görebildiği objektif bir gerçekliktir. Bunun yegâne sebebi ise İslam ve Müslümanların ilim anlayışıdır. Zira bugün, ilim tarihinde dünyanın en parlak dönemi olan İslam Medeniyetini yok sayarak Antik yunandan modern batıya geçmek korkunç bir çarpıtmadır. Ve kültürel emperyalizme dayalı bilinçli bir saptırmadır. İkincisi; 17. yüzyıldan itibaren batıda ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin temelinde Endülüs’ten Mezopotamya’ya Müslüman dünyanın ilmi birikimi vardır. Hatta Batı dünyası Antik Yunanla irtibatını dahi Müslümanların eserleri üzerinden devam ettirmiştir. Ancak yine emperyalist ve gayr-i ahlaki bir tavırla söz konusu gerçekliğin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Üçüncüsü ise; Müslümanların elinde bütün insanlığın hizmetine dönüşen, yeryüzünün imar ve ıslahı için kullanılan ilim; bugün tahakküm, sömürü ve zulüm aracı olarak kullanılmaktadır.”
“Fuat Sezgin, Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır”
Müslüman toplulukların daha adil ve yaşanabilir bir dünya inşa etmesinin önemli şartlarından birisinin de İslam medeniyetinin içindeki, bugün yaşanan krizlerin çözümü ve daha iyi bir geleceğin inşası için gerekli olan azim, özgüven, metot ve ilkelere dair ilmi müktesebatı hakkıyla tanımak olduğunu belirten Başkan Erbaş, “İşte bu süreci doğru anlama ve Müslümanların, kendi ilmi birikimlerini ve medeniyetlerini tanıma noktasında Fuat Sezgin Hocamızın çalışmaları hayati öneme sahiptir. Zira o, İslam medeniyetinin ilmi mirasını ve Müslümanların bilim tarihindeki muhteşem konumunu kendilerine ve tüm dünyaya gösteren büyük bir ilim adamıdır” şeklinde konuştu.
“Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir”
Başkan Erbaş, Sezgin’in, Müslümanların Batı karşısında özgüvene dayalı bir duruş sahibi olması ve eziklik hissinden kurtulmasına yönelik büyük gayret sarf ettiğini dile getirerek, “Bu sebeple de, bilim tarihine İslam medeniyetinin katkılarının ısrarla görmezlikten gelinmesi veya yok sayılması, onun en büyük ıstırabı olmuş ve onu daha çok çalışmaya sevk etmiştir. Bu açıdan Batının sahiplendiği pek çok şeyin asıl kaynağının Müslümanlar olduğunu her vesileyle gündeme taşımış ve inkâr edilemez delillerle ispat etmiştir” ifadelerini kullandı.
Başkan Erbaş, Sezgin’in İslam bilim tarihi ve kültürü hakkında referans kaynağı çalışmalar yaparak Müslümanları kadim birikimleriyle buluşmaya götüren yollar açtığını söyledi.
“Fuat Sezgin, İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını bütün dünyaya ilan etmiştir”
Sezgin’in, Batıyı da iyi tanıyan biri olarak bütün insanlık için bugüne ve geleceğe ışık tutan teşhis, tespit ve teklifler ortaya koyduğunun altını çizen Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Fuat Sezgin Hocamız, modern dönemin bilinçli ve art niyetli bir hurafesi olarak zaman zaman tekrar edilen, dinin terakkiye mani olduğu, yani İslam’ın gerilemeye sebep olduğu propagandasının tutarsızlığını, İslam bilim tarihine dair yaptığı muhteşem araştırmalarla bütün dünyaya ilan etmiştir. Küresel ölçekte bilinçli bir çarpıtma ve büyük bir cehaletle, Müslümanların içinde bulunduğu zayıf durumun sebebi olarak İslam’ın gösterilmeye çalışıldığı bir zamanda, Fuat Sezgin hocamızın bu asil tavrı ve bilimsel araştırmaları, planlı karalama çalışmalarına engel olan ve cehalete mazereti ortadan kaldıran büyük bir hazinedir. Dolayısıyla Fuat Sezgin Hocamız, medeniyetimizin düşünce tarihini ve birikimini günümüzle buluşturan değerli bir bilim insanıdır. Onu farklı kılan önemli bir boyut da, çalışmalarını belli bir alanla sınırlamadan farklı ilim dallarında otorite eserler ortaya koymasıdır. Bu bağlamda o, tıpkı kadim ulemamız gibi interdisipliner bir yaklaşımla hareket etmiştir. Ortaya koyduğu çalışmalar incelendiğinde bu durum açıkça müşahede edilecektir.”
Bu program İKAM (İslam İktisadı Araştırma Merkezi) tarafından İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş eğitimi olarak düzenlenmektedir. İslam iktisadı kavramı özellikle son dönemlerin revaçta olan kavramlarından biridir. Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarında bu alanlarda eğitim vermeleri, ana bilim dalları açmaları, henüz sayısı az olsa da lisans bölümlerinin açılması, sempozyum, çalıştay, panel ve söyleşilerin düzenlenmesi mevcut durumun somut birer göstergeleridir. Bununla beraber İslam iktisadının sürdürülebilir bir şekilde uygulanabilmesi için iyi bir şekilde anlaşılması ve doğru politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda programımız 2 gün sürecek şeklide planlanmış, İslam iktisadı alanında çalışmalar yapan araştırmacı adayları için bir giriş programı niteliğindedir.
Programın amacı İslam iktisadı alanında çalışma yapmaya başlamış veya başlamayı düşünen araştırmacı ve araştırmacı adayları için bu kavramı her boyutuyla anlaşılır kılmaktır. Bu program sonrasında ilgili alanda çalışmaya başlamadan önce araştırmacının zihinde İslam iktisadı kavramı, günümüze kadar süregelen serüveni, temel ilkeleri ve uygulanabilir bir sistemin bileşenleri, ilgili alanın sektörde karşılığı olan katılım bankacılığı genel hatlarıyla inşa edilmiş olacaktır. Ayrıca bu alandan çalışmaya aday araştırmacıların, izlenecek metodolojiyi anlamaları, İslam iktisadının fıkhi temellerini kavramaları ve güncel iktisadi meseleler karşısında İslam iktisadının bulunduğu yere ve sunduğu çözüm önerilerine vakıf olmaları amaçlanmaktadır.
Yedi Kıtada İyilik | İstanbul Kültürler Arası Dayanışma Eğitim ve Araştırma Vakfı